25 Şubat 2012 Cumartesi

Fotoğraf hikayem...

    
       Yok ki bir sesi, bir notası içimdeki şarkının, öyle içimden geldiği gibi, seni sevmek gibi...
Kokusunu duyuyorum seni terkettiğim gecenin, ellerimde kırılgan çocukluğum, o kapıdan son kez çıkıp gidişimin tıkırtıları var  hala kulaklarımda... Soluğum yetmiyor bana, bu hüzünlü şarkıyı söylemeyeyim artık ne olur, içine düştüğüm kuyuda ışığı görebilmeyi düşünmüyorum inan hiç, senin olmadığın bir aydınlığım hiç olmayacak bunu da biliyorum, olmayacagını bile bile çıkıp gittim o kapıdan çaresiz, tükenmişliğime bir nefes ara verebileyim diye çıkıp gittim o kapıdan inan bana, merdivenlerini indim hemde ikişer, üçer, hemde koşar adım çıkıp gittim o kapıdan sırf daha hızlı bitip gitsin diye, sevdiğini bile bile, ardımdan bakarken parçalandığını hissede hissede...
Küstüm kendime ve herşeye, senin göremediğin bir yüzle bakamadım bir daha aynalara, hangi kıvılcımın parmak ucundasın bilmiyorum, gözlerine başka gözler değdi mi? gönlümü kavuran gidşim miydi yoksa yenik düşüşün mü kendi gönlüne bile...

    Yok ki bir sesi, ben seni terkettiğimin sesini dillendiriyorum sadece, nağmeleri içimi deliyor, içim deliriyor olmayan notaları kemirdikçe mızrabım, ben her dokunuşta sana dönüşümü seyrediyorum,
senden gidemeyişlerimi seyrediyorum...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder